Stratejinin Kavramsal Yolculuğu 1 – Epistemoloji

Bundan henüz 40 yıl önce “hangi kişi ya da kurumların stratejiye ihtiyacı vardır?” sorusu sorulduğunda; yanıtların tamamına yakınının birbirine oldukça benzer şekilde “orduların, uluslararası işletmelerin ve siyasi parti liderlerinin” şeklinde verildiği yıllardan “küçük ve orta ölçekli işletmeler de dâhil tüm işletmelerin hatta doğru adımları kurgulayabilmek için bireyin” dendiği yıllara geçmiş bulunuyoruz. Dolayısıyla makro bakış açısının mikro yapıya evrildiğine şahit oluyoruz. O halde güçlü bir stratejiye sahip olmak kişi ya da kurumlara öncelikli olarak ne kazandıracaktır? Kuşkusuz bu sorunun en baskın karakterli cevabı; bakış açısının derinliğine ilişkin olandır. Stratejiye sahip olmak, kısa vadeli veya önemsiz konulardan ayrılıp, uzun vadeye, esas konulara odaklanabilmeyi, belirtiler yerine nedenleri ele alabilmeyi ve ağaçlardan öte ormanı görebilmeyi sağlamaktadır. Peki o halde strateji kelime anlamı olarak ne ifade etmektedir?

Strateji kavramı üzerinde hemfikir olunmuş bir tanıma rastlamak mümkün değildir. Literatürde kelimenin kökeni açısından iki kaynağa göndermede bulunulmaktadır. Bunlardan bir tanesi, Latince yol, çizgi veya yatak anlamına gelen “Stratum”, bir diğer ise eski Yunanlı General Stategos’un adına yapılan atıf ile ilgilidir. Yunanca’da Strategos, “Generallik Sanatı” anlamına gelmektedir. Jomini stratejiyi “harita üzerinde savaş yapma sanatı” şeklinde tanımlarken Picq “bir oyun”, Bonaparte ise, “zaman ve mekânı kullanma sanatı” olarak tanımlamaktadır. Yine Murray ve Grimsley’in, “şansın, belirsizliklerin ve karışıklıkların egemen olduğu bir dünyada değişen şartlara ve durumlara devamlı uyum sağlayan bir süreç” tanımı stratejiye ilişkin yapılmış en değerli tanımların başında gelmektedir.

Business people finding solution together at office

Türk Dil Kurumu’na göre “bir ulusun veya uluslar topluluğunun barış ve savaşta benimsenen politikalara destek vermek amacıyla politik, ekonomik, psikolojik ve askeri güçleri bir arada kullanma bilimi ve sanatı” olarak tanımlanan strateji kavramının yüzyıllar boyunca askeri alanda kullanılan bir sözcük olarak varlığını devam ettirdiği bilinmektedir.

Esasen strateji kavramının zaman tünelindeki yolculuğa bakıldığında, epistemolojik olarak anlam değişimine ve/veya genişlemesine maruz kaldığı görülecektir. Şüphesiz bu, kabul edilebilir bir durumdur. Çünkü dünya tarihi sosyolojik, ekonomik, teknolojik, sosyal, siyasal ve kültürel başkalaşım geçirdikçe, üzerine derin anlamlar atfedilen bu kavram da sürekli yenilenmiş ve bugünkü anlamına kavuşmuştur.