Vefa Üzerine…

İlk insanlık tarihinden günümüze sürekli gelişen insan, ihtiyaçlarını karşılamak adına hep bir çaba içerisinde olmuştur. Bu ihtiyaçların bir kısmı, gücünün yetebileceği bir kısmı ise gücünün yetemeyeceği isteklerden oluşmuştur insanoğlunun. Bu isteklerini karşılayabildiği müddetçe mutlu olan insan, tam tersi bir durumda ise çoğu durumda mutsuz hissetmiştir kendisini. Nefsinden dolayı genellikle kazanmak ve kazançlı çıkmak arzusunda olan insan, bu arzusu karşılandığında hikmeti genellikle kendisinde aramış; olumsuz durumlarda ise eksikliği ya da hatayı kendisi dışındaki faktörlerde bulmaya çalışmıştır çoğu zaman. Yani, başarılı olduğunda kendi davranışlarına odaklanırken başarısızlığında kendi yanlışlarından ziyade dışarıdaki insanlarda hatayı arar olmuştur çoğu zaman. Hâlbuki doğru olan, insanoğlunun bir hamle yapacağı ya da karar alacağı zaman ne kazanacağından ziyade ne kaybedeceğine odaklanmasıdır. Çünkü insanoğlu kazanamayacağını anladığında bakacağı ilk yer ne kaybettiği olmaktadır. Esasen alınan olumsuz sonuçlarda muhakkak doğru yapılan icraatlar da mevcuttur. Bunları oradan çekebilmektir esas mesele. Ya da elde edilen olumlu sonuçlarda muhakkak yanlış yapılan icraatlar da mevcuttur. Burada da; “Nerede hangi hatayı yapmasaydım, çok daha iyi sonuçlar elde ederdim” noktasına odaklanılmasıdır aslında mesele.

Vefa

Peki, hatalar ve doğrular içerisinde dış dünyadaki insanların bizlere olan katkısı ya da bizlerin onlara katkısı nasıl vücut bulup ifade edilebilir hale gelecektir? Bu noktada bizlere doğru bakış açısını kazandıracağına inandığımız kavramın “VEFA” olduğu inancındayım.

Neden?

Dünyanın varoluş gerçeğine bakıldığında hep bir mizanın olduğunu görmekteyiz. Hayatımızda yanlış varsa doğru var, yorulduğumuzda dinlenmenin bir anlamı olduğu gibi… Kariyerde alçalmak var; bir süre sonra yükselmenin olabileceği gibi… İşte bu tipik bir mizandır yaşam döngüsü içerisinde. Tıpkı iyilik ve kötülüğün, mutlu ve mutsuzluğun, başarılı ve başarısızlığın olduğu gibi… Vefa ve vefasızlığın olduğu gibi… İnsanlar soyut düşünür lakin somut davranışlar sergilerler ve bu somut davranışlar üzerinden geri bildirim alır ve verirler.

O halde; hangi davranış karşısında nasıl bir tepki veriyor olmalıyız? VEFA, bu vereceğimiz tepkinin neresinde gizlidir? Yoksa VEFA bugünlerde herkesin ifade ettiği gibi gerçekten de bir semt adı mıdır sadece?

Kelime anlamı olarak Vefa; “Sevgiyi sürdürme, dostluk bağlılığı” anlamına gelmektedir. Peki, bu sanatı nasıl icra ediyor olacağız? İnsanoğlu sevgisini ve dostluğunu ancak vefa minvalinde sürdürülebilir ve muktedir kılabilir. Herhangi bir zaman diliminde kendisine uzatılan elin kıymetini bilen ve bunu unutmayan insan, günümüzün en değerli insanıdır şiarını kabul görmek gerekir. Dolayısıyla iletişimde ve ilişkide olduğumuz insanlara vefakâr davranmalıyız. Güzel ahlak gereği de davranışlarımızı bu yönde geliştiriyor olmalıyız. Hiç şüphe yoktur ki; vefamızın boyutu her bir muhatabımıza göre değişiklik gösterecektir.

Aile ve Vefa

Eşi, dostu, akrabayı gözetmek onlara yardımcı olmak vefamızın gereğidir. Yine çevremizdeki insanlara verdiğimiz sözlere sadık olmamız ve buna göre davranışlarımızı şekillendirmemiz gerekmektedir. Yapılamayacak bir sözü vermektense başlangıçta o beklentiyi oluşturmamak en doğrusudur. Çünkü beklenti oluşturup yerine getirilmediğinde karşımızdaki insanda tatmin ve doygunluk oluşturabilmek imkânsızdır. Bu durum, karşımızdaki tarafından olumsuz bir davranış olarak nitelendirilmektedir. Zıttında ise beklenti oluşturmadan ihtiyacını karşılayabilmek onda tatmin ve doygunluk oluşturacaktır. Bu olumlu durumun o kişi tarafından unutulmaması ve yeri geldiğinde bizim yardımımıza koşmak için çaba sarf etmesi Vefanın sadece bir semt olmadığının en güzel bir timsalidir.

Peki günümüzde insanoğlu neden istenilen düzeyde vefa duygusunu sergileyememektedir? Bu durum kendisinden mi kaynaklanmaktadır? Yoksa evrendeki sosyo-ekonomik ve psikolojik sistem bunu mu gerektirmektedir? Bu soruya verilecek olan pek çok cevap olabilir elbette. Ancak ne kadar yaşamsal faktörlerden bahsedersek bahsedelim özümüzdeki dejenerasyonu da gözden kaçırmamamız gerekiyor.
Her daim Vefalı durmaya çalışan insanlara…