Sağlık Sektörinde Şiddet: Kim(ler), Neden ve Nasıl?

   Bugüne değin yapılmış çalışmalar, sağlık personeline yönelik şiddet uygulayan kişilerin genellikle hastanın kendisi ya da yakını olduğu sonucunu ortaya çıkarmaktadır. Şiddetin türü açısından ise genellikle hastaların kendilerinin fiziksel şiddet eğiliminde; yakınlarının yahut ziyaretçilerinin ise sözel şiddet eğiliminde oldukları görülmektedir. Şüphesiz ki bu şiddet eğilimlerinin ortaya çıkmasında pek çok faktör rol oynamaktadır. Bunun en önemli nedenlerinin başında insanların en temel insani ihtiyaçlarından biri olan sağlık hizmetlerinden bireylerin eşit imkânlarla yararlanamaması gelmektedir. Ancak bu temel nedenin haricinde pek çok etkenden bahsetmek de mümkündür. Bunlardan bir tanesi, insanların fıtratı gereği şiddet kullanmaya eğilimli olarak büyütülmeleridir. Hâlbuki şiddetin, bireyin gelişim çağında yalnızca zaruri hallerde kullanılmasını sağlayacak bir öğreti ile aşılanması zorunluluğu bulunmaktadır. Günümüzde çocukların ve gençlerin kendilerine rol model olarak benimsedikleri pek çok TV karakterinin şiddet eğilimi gösteren davranışlarla meşhur oldukları düşünüldüğünde durum daha da karmaşık bir hale gelmektedir. Şüphesiz ki bu bireysel davranış kalıplarının toplumsal yansımaları da büyük olmaktadır. Genel ahlaki yozlaşma, “güçlü olanın haklı olduğu” anlayışına kadar dayanmış; empati kurma, dinleme, eleştirme, konuşma ve anlaşma alışkanları adeta azalan ve pek de kabul görmeyen bir davranış trendi haline gelmiştir. Bunun sonucunda insanların zihninde, karşılaşmış oldukları sorunları şiddete başvurarak çözebileceklerine dair bir altyapı oluşmuştur.

   Şiddet olaylarına sağlık kurumları penceresinden bakıldığında durum daha vahim görünmektedir. Sağlık çalışanlarının genellikle muhatap olduğu kişiler hastalar, hasta yakınları veya ziyaretçileridir. Bu bireylerin içerisinde bulundukları ruh hali çoğu zaman isyankâr, kederli, gergin, endişeli, panik içerisinde ve bitkin karakteristikler taşımaktadır. Bu psikolojiye sahip olanlar ile sağlık çalışanlarının optimum fayda sağlayacak bir ilişki kurması çok da kolay değildir. Şüphesiz bazı durumlarda muhatap olduğu hastaların uyuşturucu ya da alkolik madde bağımlısı veyahut psikiyatrik rahatsızlığı olan kişiler olma durumları bulunmaktadır. Böyle bir durumda sağlık personelinin şiddete uğrama riski daha da artmaktadır.

Sağlıkta Şiddet

   Sağlık sektöründe şiddeti tetikleyen unsurlardan biri de sağlık sektörünün işleyişinde yaşanan sistem hatalarıdır. İnsanların eğitim düzeyleri ne olursa olsun sistemden şikâyetçi olanlar ile sağlık personeli arasında kendini devamlı gösteren bir memnuniyetsizlik bulunmaktadır. Özellikle içerisinde Türkiye’nin de yer aldığı gelişmekte olan ülkelerde sistem aksaklıklarından kaynaklanan şiddet eğilimli olayların daha fazla olduğu bilinmektedir. Hatta Türkiye’de 2003 yılında uygulanmaya başlayan ve hizmet anlamında önemli katkılar sağlamaya devam eden “Sağlıkta Dönüşüm Programı” sonrasında sağlık çalışanlarının uğradığı şiddet vakalarının sayında önemli artışlar görülmüştür. Türk Tabipler Birliği’ne göre bu durumun nedenleri arasında; daha iyi bir hizmet için sağlık çalışanlarının 24 saat aralıksız hizmet vermesi, yoğun departmanlarda personel sayısının yetersizliği sonucu hastaların bakım hizmetlerinden yeterince faydalanamaması, sağlık malzemelerindeki eksiklikler (yatak, cihaz, ilaç vb.) yer almaktadır. Bu gibi sıkıntıların sağlık personelinin uğrayabileceği şiddet eğilimli davranış riskini artırdığı ortadadır.

   Hekimler Birliği’nin raporu, sağlık kurumlarında çalışanların şiddet eğilimli hasta ya da hasta yakınları ile karşı karşıya gelme riskinin; sağlık personelinin kalabalık ortamlarda çalışması, hastane ortamlarının teknik gerekliliklerinin yetersiz olması (koridor, odalar, servislerin yetersiz olması), bekleme salonlarının kalabalık olması ve sağlık personeli ile hasta yakınlarının devamlı sıcak temas halinde olması, güvenlik önlemlerinin yetersiz olması ve genel çalışma ortamlarındaki yetersizlikler gibi etkenler dolayı artış gösterdiğini gözler önüne sermektedir.

Şağlıkta Şiddet

   Teknolojik gelişmeler, sağlık çalışanlarına yönelik artan şiddetin bir diğer nedeni olarak ön plana çıkmaktadır. Kullanılan sağlık bakım sistemi ve teknolojilerinin bireylerin beklentilerini karşılamaktan uzak olması sonucu ortaya çıkan hoşnutsuzluk durumu personel ile hasta/hasta yakını ve ziyaretçilerini karşı karşıya getirmektedir. Bunun yanı sıra, sağlık sektöründe yaşanan şiddet olaylarının önünü kesmek için caydırıcı önlemlerin alınmamış olması ve hukuki müeyyidelerin yetersiz kalmasından ötürü bu vakaların önüne bir türlü geçilememektedir. Türkiye gibi sosyal dışlanmışlık sürecine giren yahut eğitim düzeyi oldukça düşük ve dolayısıyla şiddet alt kültürüne yakın bireylerin bulunduğu bir ülkede her alanda olduğu gibi temel insani ihtiyaçlara cevap vermesi gereken sağlık sektöründe de şiddet eğilimli davranışlar artış göstermektedir.

   Kendi eğitim düzeyi ne olursa olsun sağlık personeli, toplumun her eğitim düzeyinden insanı ile karşı karşıya gelmektedir. İcra etmiş oldukları esas işin özünün “insana yardım etmek” olması, bütün insanlar ile iletişim kurabilmeyi ve onları anlayabilecek kuvvetli iletişim metotlarını bilmelerini gerektirmektedir. Bu noktada hastane yönetimlerinin eksiklikleri de ortaya çıkmaktadır. Hastane personeline etkili iletişim kurma teknikleri konusunda yeterli ve etkili eğitimler verilmediğinden ötürü, çalışanların hasta ve hasta yakınlarını yeterince anlayamamaları ve onlarla sağlıklı iletişim kuramamaları sonucu ortaya çıkmaktadır. Hâlbuki sağlık personelinin asli görevlerinden biri, hastaneye psikolojik gerginlik içerisinde gelen bireyleri doğru anlamaları ve onlara yardımcı olmalarıdır.

   Son yıllarda sağlık kurumlarının önemli bir kısmının ticari kaygılar güder hale gelmeleri ve çoğu zaman kaliteli-doğru hizmet anlayışını ihlal etmeleri sonucunda sağlık personelinin memnuniyetsiz hasta ve yakınları ile karşı karşıya gelme riskini artırmaktadır. Buna ilaveten, sağlık kurumlarında yaşanabilecek şiddet olaylarına karşı yeterli kriz yönetimi politikalarının olmaması da olası bir şiddet olayında müdahalenin gecikmesine yahut yapılamamasına neden olmaktadır.

Sağlık personeline yönelik şiddetin önüne geçilememesinin en önemli nedenlerinden biri de bu denli önemli bir sorunun yazılı ve görsel medyada yeterince kendisine yer bulamamasıdır. Bu hususta medyanın şiddet olaylarının “sıradanlaşması ve hatta bir çözüm mekanizması gibi gösterilmesi” için ekstra çaba gösterdiğini düşününler dahi bulunmaktadır. Her ne şekilde olursa olsun, medya gibi büyük bir gücün bu sorunun çözümü noktasında yeterli manevrayı gösterebildiğini söylemek mümkün görülmemektedir. Bunun gibi, sağlık personeline karşı şiddet içerikli davranış sergileyen bireylerin yargı süreçlerinin ve varsa aldıkları cezaların medyada yeterince yer almaması da toplumda bu suçun cezasız ve meşru olduğu algısını daha da kuvvetlendirmektedir.

Sağlıkta Şiddete Hayır

   Medyada güç sahibi olan yazarların, kamuoyunda yetkili kişilerin, sağlık yöneticilerin yahut politikacıların farklı zaman ve zeminlerde sağlık personeline yönelik verdikleri negatif demeçlerin de toplum nezdinde sağlık personeline karşı saygıyı azalttığı ve şiddet içeren davranışlara zemin hazırladığı aşikârdır.

   Son olarak, toplumun sağlık personelinden ve kurumlarından rasyonel olmayan bazı beklentiler içerisine girmeleri de şiddeti tetikleyen etkenlerden biri olarak görülmektedir. Hasta, hasta yakını ve ziyaretçilerinin özellikle ölüm ve sakatlanma vakalarında, hekimi suçlar bazı tavırlar sergilemeleri şiddet olaylarının artmasına neden olmaktadır.