Sanayileşme ve Kadınların İşgücüne Katılması

   Tarıma dayalı geleneksel toplumlarda üretim, evlerde el tezgâhlarında yapılmakta idi. Endüstri devrimi, bu üretimi kitle halinde gerçekleştiren fabrikalara taşımıştır. Üretimin yoğunlaştığı fabrikalar daha büyük miktarda malın, daha ucuza üretilebilmesini sağlamıştır. Buhar gücüyle çalışan makineler karşısında rekabet edemeyen lonca sistemi ve ev atölyelerindeki üretim yüksek fiyatları dolayısıyla işlevsiz hale gelmiştir. Bu sistemin usta ve kalfaları da kendi tezgâhlarını bırakmak zorunda kalmış ve fabrikaların vasıflı işçileri olarak yeni üretim sisteminde yerlerini almışlardır. Hiçbir mesleki bilgisi olmayan ve tarımdan gelen köylüler de fabrikaların niteliksiz işçileri olmuşlardır.(1)

   Önceleri kendilerine ait işlerinde ücretsiz çalışan işgücü, fabrikalarda belirli kurallara bağlı olarak düzenlenmiş modern anlamda “iş” ile tanışmıştır. Yeni iş ilişkileri; işgücünün belirli bir ücret karşılığında, belirli bir işverene yine işverenin koyduğu çalışma esasları çerçevesinde, emeğini sunması ya da kiralaması şeklinde ortaya çıkmıştır. Fabrika sisteminde üretim, tarımsal üretimden farklı olarak belli zaman dilimlerinde gerçekleştirilirken; işçi ve çalışılan gün başına çalışma saatleri gözle görülür bir şekilde artmış, erkekler, kadınlar ve çocuklar vardiya halinde gece ve gündüz 12 saat çalışmaya başlamışlardır. Yeni endüstriyel üretim, üretim

araçlarına sahip olmayan ve geçimlerini çalışmalarının karşılığında aldıkları ücretle karşılayan yeni bir toplumsal sınıf, üretim araçlarından yoksun bir işçi sınıfı ortaya çıkmıştır. Kentlerde ortaya çıkan nüfus artışı işverenin işgücü maliyetlerini düşürmüş; ücretler düştükçe, daha fazla işgücü iş piyasasına katılmak zorunda kalmıştır. İşte bu aşamada ailenin geçimini sağlamak için kadınlar ve çocuklar da kötü çalışma koşulları ve çok düşük ücretlerle fabrikalarda çalışmaya başlamışlardır. (2)

   Sanayileşme, ev ve iş arasında hızlı ve keskin bir işbölümü yaratmıştır. Ev ile iş arasındaki bu bölünme, erkekle kadın arasındaki işbölümünü derinleştirmiş; ataerkil aile yapısı ve toplumsal cinsiyet rolleri ile birlikte erkek para kazanan ana unsur olmuş, kadına da çocuk bakımıyla ev işlerini çekip çevirmek kalmıştır. Kadınların çalışma amacını yalnızca “aile gelirine destek olmak” olarak indirgersek, ekonomik sebeplerden dolayı kadının iş hayatına atılması sanayileşmenin başlangıcından sonra da günümüzde bir realitedir. Kadınlar; önceleri ucuz işgücü kaynağı olarak ve erkek işgücünün zor bulunduğu ya da ihtiyaç duyulduğu savaş gibi durumlarda kendisine başvurulabilecek yedek işgücü kaynağı olarak görülmüştür. Kendilerine ihtiyaç duyulan talep patlaması dönemlerinde de çalışmaya teşvik edilmişlerdir. Talep eski düzeyine

gerilediğinde ise kadınlardan evlerine dönmesi ve mevcut işlerini erkeklere bırakmaları istenmiştir. Şöyle ki; bazı erkek işçiler, ekonomik durgunluğun yaşandığı dönemlerde “işe göre ücret” için mücadele vermek yerine, yanlış bir biçimde çözümü kadınların iş piyasasından uzaklaştırılmasında ve “aile bazlı ücret” verilmesinde görmüşlerdir. Britanya’da ise hükümet, ekonominin canlandığı dönemde çalışmayıp yalnız yaşayan ebeveynlere yapılan yardımları keserken, çalışan ailelere vergi indirimi ve çocuk yardımı sunarak, bilhassa kadınları çalışmaya teşvik etmiştir. (3)

   Emeğini iş piyasasına sunan kadınların sadakati, bazen “ev ile ilgili yükümlülükleri” ile “daha iyi bir ücret için verilen mücadele” arasında bölünmekte idi. Bu özellikle ailenin beslenmesinden sorumlu olan kadını etkiliyordu. İkinci olarak, erkekten daha düşük ücretle çalışmaya hazır olan kadın, diğerleri tarafından sahip oldukları işlerine ve elde ettikleri ücretlerine yönelik bir tehdit olarak algılanmakta idi. (4)

   Yine Britanya’dan örnek verecek olursak, kadın işinin doğası 19. yüzyılın başlarından itibaren köklü bir değişime uğramıştır. Ana istihdam alanı ev hizmetleri ve pamuk fabrikaları iken bugün Britanya’da kadınların çoğu bürolarda ve hizmet sektöründe çalışmaktadır. Bununla birlikte; esasen kadın işi olarak görülen iş alanları sağlık, eğitim ve sosyal hizmetlerde kadınları görmek hâlâ mümkündür. Erkeklere ödenen ücretlere kıyasla ücretleri genellikle daha düşük seviyededir. Kadınlar Asya, Latin Amerika ve dünyanın pek çok yerinde, halâ fabrika yasalarının ve sendikal hareketin gelişiminden önceki 19. yüzyıl Avrupa’sına benzer koşullarda fabrikalarda çalıştırılmaktadırlar. Muhafazakârlar, kadının “evine dönmesi” gerektiğinden söz ederlerken, kadınların yerinin yalnızca ev ile sınırlı olduğu yanılsamasına kapılmaktaydılar. Kadınlar açısından bu dönem, ev ve işyerinin aynı mekân olduğu ev sanayii dönemi idi. Orta ve üst sınıfın kadınları yaşamlarını sürdürmek için çalışmak zorunda olmamasına rağmen; işçi sınıfı kadınları, mali zorunluluklar sebebiyle hayatları boyunca düzenli aralıklarla işgücüne dâhil olmuşlardır. (5)

   Geçen on yıllar boyunca çalışma modelleri dünya çapında değişmiş ve genel kanıya göre işyerleri “feminize” olmuştur. Aslında kadınların çalışması yeni bir olgu değildir. Ancak; işin değişen yapısı, kadın çalışanların da erkek çalışanlar kadar uygun, hatta çoğu durumda daha esnek görülmesi anlamına gelmiştir. Şöyle ki; kısmi süreli çalıştırma, tam gün süreli çalıştırmaya nazaran pek çok yönden artan bir biçimde işverenlerce tercih edilir hale gelmiştir. Söz konusu çalışma biçimi; kreşi bulunmayan işyerlerinde çalışan ve işyeri ile ev arasında cambazlık yapmak zorunda kalan kadınlar için de son derece cazip bir çalışma biçimi olarak kabul edilmiştir. Ailelerin küçülmesi, kadınları yaşamlarının büyük kısmında çalışmaya müsait hale getirmiştir. Çalışma; orta sınıf pek çok kadın için evleninceye kadar geçici bir önlem olarak görülmüştür. Oysa, “eşlerinin çalışmak zorunda olmaması”, önceleri orta sınıf erkekleri ve bazı vasıflı işçiler için gurur verici bir duyguydu.

(1)Kapız, Serap; “İşin Değişen Anlamı ve Birey Yaşamında Önemi”, İş-güç Dergisi, Cilt: 3, No: 2, 2001 (http://www.isguc.org/serap2.htm).
(2)A.e.
(3)Barbara Humphries, “Women and Capitalism”, http://www.marxist.com/women/women_and_capitalism.501.html 09.03.2018.
(4)A.e.
(5)A.e.